Her yedi dakikada bir gelen, kişi başı altmış kuruşluk birnoktaon kuruşluk kahraman.
Yorulmadan, durmadan. Her duraktaki izdihamların kurbanı. Çünkü metrekareye YüzAltmışBeşbinSekizyüzDoksanDokuz insan.
Kimi kendinden emin, bir ayağı çukurda kendini genç sanan dudağına itinayla sürülmüş kırmızı rujlu maymun suratlı yaşlı teyzeler.
Kimi kendinden bezmiş sırtında dokuzyüzelli kilo ağırlıyında ki çantasıyla sürü psikolojisine sahip öğrenciler
Kimi umarsız "koltuklar kapanındır!" düşüncesiyle vagondakiler inmeden herkesin üstüne çıkan ayılar
Kimi sırf fantezi olsun diye binen sapıklar
Kimi buraları benim diye koltukları sahiplenmiş 1 yaşındakı bebeği bile koltuğa oturtan yakında sülalesinide getir misali oturan cahiller
Kimi ben her yerde kitap okurum havasında takılan marjinaller
Kimi yer vermeyince tip tip bakan sülükler.
Bense daha kendimi katagorilendiremedim.sadece kapının yanındaki engelliler bölmesine geçip yüksek seste müzik dinliyorum Hiçbir şeyden habersizmiş gibi.
Çünkü YüzAltmışBeşbinSekizyüzDoksanDokuz insan.
Bu Blogda Ara
15 Kasım 2010 Pazartesi
14 Kasım 2010 Pazar
---Kötümser biri olsaydım şayet öyle düşünebilirdim. İyimser biri olsaydım da 12 saat sonra tekrar saçmalayacağız derdim fakat ben mantıkçı biri olarak; "Yine mi bamya ?" diyorum. Hem de o reklamdaki küçük kızın sesiyle.
---bende sana diyorum ki "Fairy, yağları da dize getirir, dağları da..." veya
" renkli çamaşırlarınızın yeni gibi tertemiz kalması için Ariel Parlak Renkleri deneyin."
ben o zaman iyimser mi oluyorum kadın-yasam mı !?
" renkli çamaşırlarınızın yeni gibi tertemiz kalması için Ariel Parlak Renkleri deneyin."
ben o zaman iyimser mi oluyorum kadın-yasam mı !?
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)